İstanbul’un en renkli ve otantik semtlerinden biri olan Balat, son yıllarda turistlerin ve yerel halkın gözdesi haline geldi. Balat turu yapmak, İstanbul’dan çıkmadan bir kaçamak yapmak isteyenlerin en sevdikleri aktivitelerden birisi haline geldi. Farklı dinlerin ve kültürlerin yüzyıllarca bir arada yaşadığı bu tarihi semt, rengarenk evleri, dar sokakları, antika dükkanları ve şık kafeleriyle görülmeye değer bir bölge. Eğer tarihe, kültür turlarına, hip mekanlara ve/ya fotoğrafçılığa meraklıysanız, Balat size unutulmaz anılar sunacaktır. Rum, Ermeni ve Musevi toplumlarının izlerini taşıyan Balat’ın tarihi dokusu ve modern dokunuşlarla harmanlanmış atmosferi, Instagram’da paylaşmak için mükemmel kareler yakalamanıza olanak sağlıyor. Peki Balat’ta gezilecek yerler nelerdir?
Fener Rum Erkek Lisesi

‘Kırmızı Mektep’ adıyla tanınan Fener Rum Erkek Lisesi, 1454 yılında inşa edilmiştir ve Osmanlı İmparatorluğu’nun İstanbul’u fethetmesinin ardından hemen kurulan bir okuldur. Tarihi Fener mahallesinde yer alan bu eğitim kurumu, yüzyıllar boyunca Rum topluluğunun eğitim merkezi olma işlevini üstlenmiştir. Kızıl tuğlalarla kaplı etkileyici mimarisi ve İstanbul’un siluetinde belirgin bir yer tutan kubbesiyle öne çıkan bu yapı, Haliç’in muhteşem manzarasına hâkim bir tepe üzerinde konumlanmaktadır. İstanbul’un tarihi ve kültürel zenginliğine katkıda bulunan bu göz alıcı yapı, Rum Ortodoks topluluğu için önemli bir simge olmanın yanı sıra, Bizans ve Osmanlı mirasının da canlı bir temsilcisi konumundadır. Okul, günümüzde hala eğitim faaliyetlerine devam etmekte olup, kültürler arası etkileşimi ve tarihi mirası yaşatan önemli bir kurum olarak varlığını sürdürmektedir.
Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi

Fener bölgesinde yer alan Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi, İstanbul’un tarihi ve kültürel yapısının önemli bir unsurudur. Bizans İmparatorluğu’nun çöküşünden sonra da varlığını sürdüren bu yapı, yüzyıllar boyunca Ortodoks dünyasının manevi merkezi olma işlevini üstlenmiştir. Patrikhane, Hristiyan ruhani liderinin ikamet ettiği bir dini merkez olarak hizmet vermektedir. Tarih boyunca pek çok önemli dini etkinliğe ev sahipliği yapan bu kurum, Ortodoks teolojisi ve geleneğinin yaşatılmasında büyük bir rol oynamıştır. Günümüzde patrikhane, dünya genelinde 250 milyon Rum Ortodoks Hristiyan için bir ibadet yeri ve en önemli dini kuruluşlardan biri konumundadır. Her yıl dünyanın dört bir yanından binlerce hacı ve turist, bu kutsal alanı ziyaret etmektedir. Paskalya ve Noel gibi önemli dini bayramlarda gerçekleştirilen törenler, İstanbul’un dini ve kültürel zenginliğini yansıtan etkinlikler arasında yer almaktadır.
Dimitri Kantemir Evi Müzesi

Dimitri Kantemir Evi Müzesi, İstanbul’un tarihi yapısında önemli bir kültürel miras niteliğindedir. Bu müze, Osmanlı Sultanı III. Ahmed tarafından esir alınan 15 yaşındaki Romen Prensi Dimitri Kantemir’in yaşamını ve eserlerini ziyaretçilere tanıtmaktadır. Esaret dönemi boyunca Fener Rum Erkek Lisesi’nde eğitim alan, 11 dil öğrenen ve saray müziğine ilgi duyan Kantemir, Osmanlı kültürü ve müziği hakkında derin bir bilgi birikimi edinmiştir. Kantemir’in ikamet ettiği bina, dönemin mimari özelliklerini yansıtan önemli bir eser olarak öne çıkmaktadır. 1711 yılında esaretten kurtulduktan sonra Dimitri Kantemir Rusya’ya yerleşmiş ve Rus Çarı I. Petro’nun hizmetine girmiş olsa da, İstanbul’daki evi günümüzde onun anısını yaşatmaya devam etmektedir. Müzede sergilenen eserler arasında Kantemir’in müzik notaları, yazdığı kitaplar ve kişisel eşyaları yer almaktadır.
Fener Evleri-Haliç Sanat

Fener Evleri-Haliç Sanat, İstanbul’un tarihi kimliğini yansıtan önemli bir kültürel merkez haline geldi. 18. yüzyıldan kalma, Haliç kıyısında kullanılmayan ve bakımsız durumda bırakılmış 3 yapı, İBB Miras tarafından gerçekleştirilen restorasyon çalışmalarıyla yeniden hayata geçirilerek sanatseverlerle buluşturuldu. Bu yapılar, Haliç’in benzersiz manzarasına sahip konumlarıyla öne çıkıyor. Uzun yıllar boyunca göz ardı edilen bu tarihi yapılar, artık modern sanat etkinlikleri, sergiler, atölyeler ve performanslar için bir alan sunuyor. Restorasyon sürecinde, yapıların özgün mimari unsurları korunurken, çağdaş sanat gereksinimlerini karşılayacak şekilde işlevsel hale getirildi.
İstanbul’un kültür ve sanat yaşamına yeni bir nefes getiren Fener Evleri-Haliç Sanat, yerel ve uluslararası sanatçılara ev sahipliği yaparak Haliç bölgesinin kültürel canlanmasına önemli katkılar sağlıyor. Tarihi mirasın korunması ve yeniden kullanımına yönelik örnek bir çalışma olarak değerlendiriliyor.
Moğolların Meryemi Kilisesi

Moğolların Meryemi Kilisesi, İstanbul’un tarihi yarımadasında bulunan köklü bir ibadet mekanıdır. En belirgin özelliği, İstanbul’un fethinden bu yana hala kilise olarak hizmet veren tek ibadet yeri olmasıdır. Bu eşsiz durum, İstanbul’un 1453’te fethedilmesinden sonra meydana gelen ilginç bir hikaye ile bağlantılıdır. Tarih kitaplarında yer alan bilgilere göre, Fatih Sultan Mehmet, Fatih Camii’nin inşasında emeği geçen mimar Rum Hristodulos’a (Atik Sinan Paşa) ödül olarak ne talep etmek istediğini sorduğunda, mimar, annesiyle birlikte ibadet ettiği bu kilisenin her zaman kilise olarak kalmasını arzuladığını belirtir. Bu mütevazı isteğe karşılık padişah, kilisenin Hristiyan topluluğunun kullanımına devam etmesine izin vermiştir. Yüzyıllar boyunca İstanbul’daki değişimlere şahitlik eden bu yapı, Osmanlı’nın hoşgörüsünün somut bir örneği olarak günümüze kadar ulaşmayı başarmıştır. Bizans mimarisine ait özellikler taşıyan bu yapı, hem dini hem de tarihi açıdan büyük bir öneme sahiptir.
Stevi Stefan Bulgar Kilisesi

Haliç kıyısında yer alan bu kilise, yapımında 500 ton demir kullanıldığı için Demir Kilise olarak da anılmaktadır. Stevi Stefan Bulgar Kilisesi, İstanbul’un tarihi manzarasına eşsiz bir katkıda bulunan önemli bir mimari yapıdır. Mimari özellikleri açısından dünya genelinde benzeri bulunmamaktadır. Neo-Gotik ve Barok stillerinin bir araya getirildiği bu etkileyici yapı, prefabrik demir parçalarından inşa edilmiştir. 19. yüzyıldaki milliyetçilik akımlarından etkilenen Bulgarlar, o dönemdeki padişah Abdülaziz’den, Yunanlardan bağımsız bir ibadet yeri talep etmişlerdir. Bu talep doğrultusunda 1898 yılında tamamlanan kilise, Viyana’da üretilen demir parçalarının Tuna Nehri aracılığıyla İstanbul’a taşınmasıyla inşa edilmiştir. Yenileme çalışmaları sonrasında günümüzde de ihtişamını koruyan bu tarihi yapı, İstanbul’un kültürel zenginliğinin önemli bir parçasıdır.
Sancaktar Yokuşu

Sancaktar Yokuşu, İstanbul’un en etkileyici yerlerinden biridir. Balat’ın tarihi yapısını yansıtan bu yokuş, rengarenk evleriyle gezginlerin favori noktalarından biri haline gelmiştir. İki sokak arasındaki pembe evlerin görüntüsü, tam olarak bu yokuşun başlangıcından alınmıştır. Dik yamaçlardan denize doğru uzanan bu sokak, Haliç’in muhteşem manzarasını sunmaktadır. Tarihi yarımadanın bu büyüleyici bölgesi, eski Rum ve Yahudi mahallelerinin izlerini taşımaktadır. Dar sokakları, cumbalı evleri ve rengarenk cepheleriyle nostaljik bir hava yaratır. Yukarıdan bakıldığında yolu ikiye bölen ve denize açılan sokaklarıyla seni heyecanlandıracak bir kare olacağından emin olabilirsin. Fotoğraf meraklıları için adeta bir açık hava stüdyosu olan Sancaktar Yokuşu, İstanbul’un gizli hazinelerinden biridir.
Ahrida Sinagogu

Ahrida Sinagogu, İstanbul’un Balat semtinde bulunan tarihi bir Yahudi ibadet yeridir. Sinagog, 1400’lü yıllarda inşa edilmiştir. Bu olağanüstü yapı, altı yüzyıldan fazla bir süre boyunca zamanın testine dayanmış ve nesiller boyu İstanbul’un Yahudi topluluğu için bir ruhsal sığınak olmuştur. Balat’taki sinagoglar arasında en önemli ve en büyük olanı olarak dikkat çekmektedir. Sinagog, benzersiz tekne şeklindeki bimahı (dua platformu) ile tanınır; bu bimahın, 1492’de İspanya’dan sürülen Sefarad Yahudilerini Osmanlı İmparatorluğu’na getiren gemileri veya Nuh’un Gemisi’ni sembolize ettiğine inanılmaktadır. Ahrida Sinagogu, ibadetin sürdüğü bir yer olarak titizlikle korunmuş ve dini işlevini hâlâ sürdürmektedir. Tarih boyunca birçok renovasyondan geçmiş, en dikkate değer olanı 1992 yılında gerçekleşmiştir. Sinagog, modern ihtiyaçlara uyum sağlarken orijinal mimari özelliklerinin çoğunu korumaktadır. Günümüzde, sadece aktif bir ibadet yeri olarak değil, aynı zamanda İstanbul’un çeşitli dini tarihine ve Yahudi nüfusunun mirasına ilgi duyan ziyaretçileri çeken önemli bir kültürel miras alanı olarak da hizmet vermektedir.
Küçük Mustafa Paşa Hamamı

İstanbul Bienali’nin sergi alanlarından biri olan Küçük Mustafa Paşa Hamamı, Osmanlı mimarisinin görkemli örneklerinden biridir. İstanbul’daki en büyük Türk hamamı olan Küçük Mustafa Paşa Hamamı, tarihi değeri ve mimari özellikleriyle öne çıkar.
Bu etkileyici yapı, Sultan 2. Beyazıt’ın veziri olan Küçük Mustafa Paşa’nın mirasıdır. Cem Sultan olayında Cem Sultan’ın yanını tutması nedeniyle 1483’te idam edilen Küçük Mustafa Paşa tarafından inşa ettirilen bu hamam, günümüzde İstanbul’un kültürel hayatında mühim bir yere sahiptir. Yüzyıllar boyunca şehir halkına hizmet eden bu tarihi yapı, günümüzde sanat etkinliklerine ev sahipliği yaparak kültürel işlevini sürdürmektedir. Klasik Osmanlı hamam mimarisinin tüm özelliklerini barındıran eser, ziyaretçilerine İstanbul’un zengin tarihini yaşatmaya devam etmektedir.
Özel Yoakimyon Rum Kız Lisesi

Okulun arazisini, oldukça açık görüşlü ve her zaman kızların eğitimine destek veren Fener Rum Patriği 2. Yoakim bağışlamıştır. Bu bağış, vasiyeti doğrultusunda gerçekleştirilen bir proje ile hayata geçirilmiş ve İstanbul’da bir kız okulu kurulmasına imkan tanımıştır.
Okul, 1882 yılında eğitim vermeye başlamış ve sunduğu eğitim kalitesi ile tanınmıştır. Öğrencilerine sağladığı akademik imkanlar ve sosyal etkinliklerle öne çıkan bu okul, zamanla sadece İstanbul’dan değil, şehir dışından da birçok öğrenciyi kendine çekmeyi başarmıştır.
İstanbul’un önde gelen eğitim kurumlarından biri haline gelen Özel Yoakimyon Rum Kız Lisesi, kızların eğitimine verdiği önemle toplumda önemli rol oynamıştır.
Balat Kültür Evi

Türkiye Soroptimist Kulüpleri Federasyonu (TSKF) tarafından kurulmuş olan Balat Kültür Evi, sosyal sorumluluk anlayışı çerçevesinde faaliyet gösteren önemli bir kültürel merkezdir. Bu mekan, Balat’ın toplumsal yaşamını canlandırmayı ve özellikle bölgede yaşayan kadınların ekonomik hayata katılımını artırmayı amaçlayan sürdürülebilir projeler geliştirmektedir. Balat Kültür Evi, kadınların ekonomik güçlenmesine katkıda bulunurken, aynı zamanda yerel halkın bir araya gelip işbirliği yapabileceği ve kaynaşabileceği bir ortam sunmaktadır. Kültürel alan, yerel topluluğun sorunlarını tartışarak çözüm bulabileceği mükemmel bir buluşma noktası oluşturmayı hedeflemektedir. Balat’ın sosyal yapısını güçlendirmek ve toplumsal dayanışmayı artırmak için önemli bir platform sağlanmaktadır.
Metroloji Kilisesi

Aya Yorgi Metakhion, Kudüs’te bulunan ve aslında bir Ortodoks Kilisesi olan özel bir yapıdır. Bu kilise, diğer Ortodoks kiliseleriyle Fener Rum Patrikhanesi’ne bağlı olmaması dolayısıyla kendine has bir özellik taşımaktadır. Kudüs Patrikliği döneminde, kendi şubesi olarak inşa edilmesi, ona tarihi bir değer katmaktadır. Kilisenin dikkat çekici unsurlarından biri, duvarına yerleştirilmiş mermerden yapılmış iki başlı kartal figürüdür. Bu sembol, Ortodoks inancının önemli işaretlerinden biri olarak kilisenin ruhsal kimliğini güçlendirmektedir. Kilisenin bahçesinde bulunan 5000 yıllık anıt çınar ağaçları, doğal güzellikleri de tarihi derinlikleri ile ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir.